İçeriğe geç

Almus Alevi mi Sünni mi ?

Almus Alevi mi Sünni mi? Tarihin Sessiz Katmanlarında Bir İnanç Haritası

Bir Tarihçinin Samimi Girişi

Bir tarihçi olarak geçmişi yalnızca olaylar dizisi değil, insanların duygularının, inançlarının ve aidiyetlerinin dokunduğu bir örgü olarak görürüm. Anadolu’nun her köşesinde, bir köyün ismi, bir dağın gölgesi, bir türbenin sessizliği bize geçmişten mesajlar taşır. Tokat’ın Almus ilçesi de bu sessiz mesajlardan birini barındırır.

Almus Alevi mi Sünni mi?” sorusu, yüzeyde basit bir kimlik sorusu gibi görünse de, aslında Anadolu’nun derin tarihine, inanç dokularına ve toplumsal dönüşümlerine dokunan bir sorgulamadır.

Tarihsel Arka Plan: Almus’un Kökleri

Almus’un adı, eski kaynaklarda “Almisos” veya “Almas” olarak geçer. Bölge, Orta Anadolu’nun doğu geçitlerinden biri olduğu için tarih boyunca birçok kültürün ve inanç sisteminin kesişim noktasında yer almıştır. Roma döneminde pagan tapınaklarının, Bizans’ta ise erken Hristiyan topluluklarının varlığına rastlanır.

Malazgirt Zaferi’nden sonra bölgeye Oğuz Türkleri yerleşmiş, özellikle Bozok koluna bağlı boylar burada yurt tutmuştur. Bu dönemde, Türkmen inanç sistemi hem İslam’la hem de eski inanç motifleriyle harmanlanmış bir biçimde varlığını sürdürmüştür. Bu karışım, daha sonra Anadolu’nun birçok bölgesinde görülen Alevi-Bektaşi inanç yapısının temellerini oluşturmuştur.

Osmanlı Dönemi: Kimliklerin Kurumsallaşması

Osmanlı İmparatorluğu’nun klasik dönemine gelindiğinde, devletin Sünni İslam’ı resmi inanç olarak benimsemesi kimliklerin belirginleşmesine neden olmuştur. 16. yüzyılda Yavuz Sultan Selim döneminde Safevi etkisi Anadolu’da artarken, Tokat ve çevresi de bu inanç çatışmasının sınır hattında kalmıştır.

Almus ve civar köylerinde, özellikle Tekkeler, Dergâhlar ve Ocak bağlantıları aracılığıyla Alevi geleneklerinin izleri yaşamıştır. Ancak bölgenin bazı kesimlerinde de güçlü Sünni tarikat yapıları (özellikle Nakşibendi ve Halidiye kolları) görülmüştür. Yani Almus’un tarihi, ne tamamen Alevi ne de tamamen Sünni bir kimlikle tanımlanabilir; tam aksine, inançlar arası geçişliliğin bir coğrafyasıdır.

Cumhuriyet Dönemi ve Toplumsal Dönüşüm

Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte, Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi Almus’ta da modernleşme politikaları toplumsal kimlikleri yeniden şekillendirdi. Okullaşma oranının artması, şehirleşme ve göç hareketleri inanç yapısının görünürlüğünü değiştirdi.

20. yüzyıl ortalarına gelindiğinde Almus’un merkez ve ilçe köylerinde karma bir inanç mozaiği oluştu. Özellikle Alevi köyleri ile Sünni yerleşimlerin birbirine yakın yaşaması, kültürel etkileşimi ve karşılıklı saygıyı beraberinde getirdi. Bu dönemden itibaren Almus, inanç ayrışmasından çok, inanç bir aradalığıyla tanımlanan bir yer haline geldi.

Günümüz Almus’unda İnanç Haritası

Bugün Almus’ta hem Alevi hem de Sünni nüfus bir arada yaşamaktadır. İlçenin merkezinde ve bazı çevre köylerinde Sünni topluluklar ağırlıktadır; ancak Hubyar Ocağı’na bağlı Alevi köyleri de hâlen güçlü bir kültürel kimliğe sahiptir.

Hubyar Ocağı, yalnızca Almus için değil, tüm Anadolu Aleviliği açısından tarihi bir öneme sahiptir. Hubyar Sultan Türbesi, yüzyıllardır hem Aleviler hem de bölgedeki diğer inanç mensupları tarafından saygıyla ziyaret edilir. Bu durum, Almus’un kimliğini belirleyen en önemli unsurlardan biridir: inanç farklılıklarının değil, inanç saygısının merkezinde duran bir gelenek.

Almus’un İnanç Dengesi: Birlikte Var Olmanın Hafızası

Tarih boyunca Anadolu’daki birçok yer, inanç temelli ayrışmalarla anılmıştır. Fakat Almus’un hikâyesi, bu ayrışmalardan çok, ortak yaşama kültürünün bir örneğidir.

Bir tarihçi gözüyle bakıldığında, Almus’un kimliğini anlamak için tek bir dini kimliği öne çıkarmak yeterli değildir. Çünkü Almus’un tarihi, “ya Alevi ya Sünni” ikiliğinin ötesinde, bir köprü tarihidir. Burada insanlar yalnızca farklı inançlara değil, aynı zamanda ortak bir geçmişe sahiptir.

Geçmişten Bugüne Paralellikler

Bugünün dünyasında da inanç farklılıkları çoğu zaman ayrışmanın sebebi gibi sunulur. Ancak Almus’un tarihi bize gösterir ki, farklılıklar bir arada yaşandığında kimlikler daha da zenginleşir.

Bu nedenle “Almus Alevi mi Sünni mi?” sorusu, aslında şu yeni soruya dönüşür:

“Bir toplumu tanımlayan inancı mı, yoksa o inançların birlikte yaşama biçimi midir?”

Sonuç: Bir Coğrafyanın Sessiz Öğretisi

Almus’un tarihi bize, Anadolu’nun inanç coğrafyasının tek renkli bir tablo olmadığını öğretir. Bu topraklarda Alevilik de vardır, Sünnilik de; fakat hepsinin üstünde bir kavram daha vardır: komşuluk kültürü.

Bir tarihçinin gözünden Almus, bir kimlik tartışmasından çok daha fazlasıdır — bir arada var olmanın estetiğidir.

Düşünsel Soru

  • Bir yerin kimliğini belirleyen inanç mıdır, yoksa o inancın yaşanma biçimi mi?
  • Almus’un tarihsel deneyimi, bugünün kutuplaşan dünyasına hangi barış mesajını fısıldıyor?

Kaynakça

  • Şahin, M. – Tokat ve Çevresinde İnanç Haritaları, 2018.
  • Türk Tarih Kurumu Yayınları – Osmanlı Döneminde Anadolu’da Dini Yapılar, 2009.
  • Yaman, M. – Hubyar Ocağı ve Anadolu Aleviliği, 2014.
  • Erdoğan, A. – Anadolu’nun İnanç Coğrafyası, 2020.
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betci güncel girişsplash